Veeeeee Blog başına....Bu blog işine iyi alıştım hatta yazmadığım zaman ciddi bir eksiklik hissediyorum düşünün :) Şu küçük operasyonu da fırsat bilip hazır evde istirahatteyken sonunda gecikmeli bayram seyahatimizi yazıyım, gidilecek, görülecek yerleri bildiriyim istedim. Yazımı ikiye ayıracağım bilginize. Ee sizleri de okurken sıkmamak lazım..
Öncelikle bayramın ilk durağı olan Karayipler'in cennet adası denilen Bahamas takım adalarından Nassau'dan başlamak istiyorum. Beklediğimden daha enteresan bir yer çıktı onu söyleyeyim öncelikle ama aslına bakarsanız hakkında çok da bir şey bilmiyordum AFTER THE SUNSET ve INTO THE BLUE filmlerinin burada çekildiğini bilmem dışında. Siger ve Cookie kod adlı sevgili arkadaşlarımızın peşine takılıp gittiğimiz ve davetlerinden çok memnun kaldığımız 3 gece yaşadık Bahamas da öncelikle bunu bildirip onlara buradan da bir kez daha teşekkür etmek isterim. Biz ATLANTİS PARADİSE İSLAND da kaldık. İçinde sanıyorum 6 adet otel bulunduran küçük bir şehir burası. Biz COVE ATLANTİS'i tercih ettik çok da iyi yaptık. Sebeplerini şöyle açıklayabilirim hem daha şık ve elit hemde 0-12 yaş turistik gençlerimiz burada yok:)
Bahamas'a tatil yapmanın dışında kumar oynamaya gelen bir kesim de yok değil çünkü gerçekten büyük ve güzel bir casinosu var. Fakat aldığım bir bilgiye göre kumar oynamak sadece yabancılara serbest ada halkına ve bahama haklına yasak imiş.
Atlantis de The Dig adlı enteresan bir su şehri de var. Burayı yer altı hayvanat bahçesi diye de adlandırabiliriz.
Otelin içinde birde çok şeker bir yer vardı. El yapımı purolar olan bir yer. Tanesi 250 dolar o ayrı:) Benim merakım olmadığı için almadım ama sizler için resmini çektim.
Şimdi sizlere Singer ve Cookie sayesinde gittiğimiz 3 adres. Yolunuz düşerse buralarda yemeden gelmeyin.
Cafe MARTINIQUE:
Muhteşem bir Fransız restoranı. Sizlere çok bir şey söylemeyeceğim sadece chefinin adını söylemem yeterli olacaktır sanırım. Karşınızda JEAN-GEORGES VONGERICHTEN.
Pasta chefi ise: RYAN HARRIS
Sanırım bu isimler sizlere bu yerin nasıl bir yer olduğu hakkında bir fikir edinmezi sağladı:)
Buyrun bir kaç resim
En sevdiğim çorbadır Bal kabağı çorbası. Buda içtiğim en güzellerinden biriydi London NYC'deki ördekle yapılan bal kabağı çorbası dışında:)
Sakın etin rengine bakmayın tamamiyle resmi düzgün çekmemem den kaynaklanmakta yoksa tam kıvamı pişmişti ki ben bayaaaa az pişmiş severim
.
Biz bu muhteşem yemek ile Napa valley SILVER OAK 2005 içtik bilginize..
POOP DECK:
İnanamayacağınız yerel bir deniz mahsulleri restoranı ama inanın tam yerel plastik sandalyeler falan düşünün ama keyfine ve lezzetine diyecek tek bir kelime yok ama rezervasyon şart acayip bir kalabalık var çünkü. Kendini şu şekilde anlatmış POOP DECK ;
There is....
No other place
Near this place
Like this place
So....
This must be the PLACE
Daha ne olsun....
Bu şeker Bar'dan lütfen buranın yerel birası KALIK'i istemeyi unutmayın...
NOBU:
En iyi şubesi olabilir ATLANTİS deki:) Ama maalesef resimlerini bulamıyorum çok üzgünüm.
Son olarak Bahamalar serüvenini Yunuslarla yüzdüğümüzü bildirerek bitiriceğim. İnanılmaz bir deneyimdi herkesin hayatında bir kere denemesi şart.
Teşekkürler Singer ve Cookie
Sevgilerimle Part 2 de görüşmek dileğiyle Verve
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder